16 Şubat 2013 Cumartesi

take my words and walk away

Ş'ye ve

Don't worry..'ye ithafen.

Bazen yazdıklarımız bizden, adımızdan daha büyük oluyor. Don't worry..'yi buraya yapıştırınca otomatik büyük geldi, ve gerçekten de öyle. Belki de başlıklar o yüzden büyük yazılıyordur.

I've got so much left to say but I'll take my words and walk away..

My words fall and they hit the ground.
Cause there's so much I wanna say.
I wanna say.


Ne kadar güzel söylemişsin orda " 'En iyi arkadaş' diye birşey yok aslında. Var mı? Naz bunu okumasın ama, şaka yauu. Var, Naz var:)" diye.
En yakın arkadaş var ama sonsuza kadar yok. Herkes birilerinin bir dönem en yakın arkadaşı olmadı mı ? Biz de olduk. Sonra Onur oldu, kıskançlıkla ve kötü bir anlamda söylemiyorum bunu. Sanırım hala Onur, emin değilim.
kimse sonsuza kadar kalmayacak, kimse sonsuza kadar kalma sözü vermemeli de. Bu kadar büyük ve her zaman için yalan olacak birşey söylenmemeli. Bu, adaletsizlik sadece. Ya o kişi size inanırsa ? İnanmamalı. Herkese söylemeliyim ve kimse bu yalana artık inanmamalı.

Herkes bir gün gider. Bir dizideki kızın lafıdır bu "people always leave" ve gerçekten öyle. Ama varlarken de o kadar varlar ve o kadar benliğimizin her köşesini dolduruyorlar ki bize sonsuza kadar kalacakları ilüzyonunu veriyorlar. Biz de gözlerimiz şası ve kulaklarımız tıkalı, yüzümüzdeki aptal gülümsemeyle sarılıyoruz ona. Kulağımızda çalan güzelim aşk şarkısının verdiği cesaret ve onun kollarının verdiği güven duygusu.
Peki ya o kollar omuzlarından sökülüp, uzaklaşıp giderken ne yapacağız ? Ben bunları düşünerek neden kafayı yiyorum. Her insanın gideceğini bilmek belki de kötüdür, kimsenin kulağına fısıldamamalıyım bunu belki de.
 Kimse bize neden söylemiyor önceden, herşeyin öncesinde herkesin gideceğini diye sorgulamamalıyım aslında. Ben ne yapacağımı ve neye inanacağımı nerden bilebilirim? Ben sadece 17 yaşında ve olmaması gereken olgunlukta bir kızım.
17 yaşında olmayan olgunluğum, içimdeki küçük kızın ağladığını her duyduğunda ne düşünmeli ? Kendisi daha ağlayamazken, o kızı nasıl teselli eder ?
İnsanlar, ben yüzümdeki gerçekçi gülümsemeyle o kızın önceki çığlıklarını susturmaya çalışırken, o kadar gidiyorlar ki benliğimdeki ilüzyonu ve benim benliğimi çekip götürmeye çalışıyorlar. İnsanların benliğini götüremezler belki ama benliğini çekip götürmeye çalışırken sarsılan bedenin ve o depremvari sarsıntıdan yara almayacağını zannettiğin ama en büyük zararı alan kalbin? Ya herkes bunu yaparken kalbinden parça parça çalıyorsa ve bir gün kimseye verecek sevgin kalmazsa ? Ama öyle de değil ki. O sevgiyi her zaman kalbinde buluyorsun bir başkasına vermek, onunda götürmesi ve ardından gelen büyük sarsıntı için. O kişi de mutlu gitmiyor belki, ama senden çalıp GİDİYOR. Şimdi ne saçmalıyor bu kız Allah aşkına ders çalışmak yerine ? Sadece, büyüyoruz Şehla ve büyüdükçe o kadar anlıyoruz ki. Seneye nerde ve kaç parça olacağımızı tahmin etmemiz imkansız. Hadi bu günün ilüzyonuna inanıp mutlu olalım. Elimizden en fazla bu gelebilir çünkü. Neyse ki mutluymuş gibi davranmak yok değil ama çoğu zaman kalbin kırıkken kendini saniyeler boyu mutlu hissedebilirsin. Anın tadı da burda. Hadi anı yaşayalım. Ne geçmiş, ne gelecek.

Ama bitirmeden önce sormak istiyorum o evden ayrılırken merdivenlere son kez sarıldın mı ? Sarılmadıysan ve hala yapabiliyorsan bunu, git yap. Onlar seni asla terketmez, seni terk etmeyen tek şey kalbi olmayan şeylerdir belki de. Eminim o korkuluk, merdiven asla kalkıp gitmeyecekti. Kalkıp giden sadece ama sadece insanlar olacaktı. Çünkü people always leave. Peki giderken ne söyledin ona ? Dönüp baktın mı ?

Sadece bir kaç noktaya parmak basmak istedim, eleştiri içermeyen bir yazıdır :)

Such a lovely face.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Yazı özel, herkesi ilgilendirmeyen bir şey olmuş ama biraz ilgilendirmiş de. :) şey diycem, "Hadi bu günün ilüzyonuna inanıp mutlu olalım. "
nasıl doğrusun burda, belli değil.

in flames dedi ki...

Bebeğim benim yazılarım birini ilgilendirecekse, o da sensin! İnanıyoruz, inanmalıyız da :)

Adsız dedi ki...

durdum, vereceğim yanıtı düşünüyorum, neden bulamadığımı anlamışsındır. :)