16 Şubat 2013 Cumartesi

Tahir yine Tahir, bence.


Bu  yazı, sevgili arkadaşımın bu yazısına cevap olarak yazılmıştır. Tabi kii önce yorum olarak yazıyordum ama bazı şeyler var ki, ben onlara yorum yaparken kendimi kaybediyorum ve yorum olmaktan çıkıp başlı başına konusu olan bir yazı haline gelebiliyor. İşte o "şey"ler ,konular,  ne kadar güzel şeyler öyle.
Ama önce o yazıyı okumanızı tavsiye ederim çünkü bir çok alıntı yaptım, anlamanız için önce buraya alalım sizi.

"Babe, ben merkezcilik için "İster istemez sahibiz bu duyguya ve yaşam için de bu gerekli." demişsin ya, neden yaşam için de bu gerekli ? Yani "Bence gerekli değil, neden öyle düşünüyorsun" değil demek istediğim. Ben emin değilim öyle olup olmadığına, gerekçelerinle beni ikna eder misin anlamında.

Bu yazıyla senden ayrıldığım bir konu da var ki "Ben ona değer veriyorsam, o da bana değer versin. Anca böyle mutlu olmaz mı insan zaten? Kim ona değer vermeyen birini ciddi anlamda 'çok' sevebilir ki? "
Değer vermekle yani karşıdakinin değer vermesiyle sevme diye birşey var tamam haklısın.
Ama karşıdaki değer vermeden sevme diye birşey de var. Bana yok diyemezsin çünkü var. Yoksa zaten neden insanlar üzülsün? Neden karşılıksız sevgi, platonik gibi şeyler olsun. Karşıdaki sevmeyebilir ama bu senin sevmemen için bir engel değil. Bunlar mantıksız diyorsun evet mantıklı ama sevmekte mantıklı değil ki. Sevmek için illa ki bir sebebe sahip olman gerekmiyor. Sadece sevebilirsin. İnsanlık olarak, kişilik olarak, huy olarak nefret ettiğin bir insanı sevebilirsin ve bu nefret ettiğin şeyleri o yaptığı zaman sana çok tatlı gelebilir. Sevmek aslında dünyadaki en garip şey ve en mantıksız şey. "zaten neden olsun ki böyle bir şey? Ne mantıkla?" Sevginin mantıklı birşey olduğunu kim söyleyebilir ? Severken mutlu oluyorsun sadece bu.
Karşılıklı olursa da ÇOK mutlu oluyorsun. 

Aynen şurda söylediğin gibi
"Birisini severiz. Bir arkadaşımızı severiz. Neden severiz onu? Onunla hoş vakit geçirdiğimiz için, bizi mutlu ettiği için. İşte, 'BİZ'i mutlu ettiği için. "
Birisini severiz, BİZi mutlu ettiği için severiz.
Ama onu sevmek bizi mutlu eder bence. Çünkü sevmediğimiz biri bizi mutlu edecek birşey yapsa, diğeriyle mutlu olduğumuz kadar mutlu olur muyuz ?
Aşık olmadığın biri sana çiçek aldı diyelim. Mutlu oldun evet.
Aşık olduğun biri sana çicek aldı ? Aynı mutluluk mu ? Ama alınan şey aynı. 
Sadece sen o kişiyi seviyorsun, diğerini değil.

Bazen karşılıklı olmasına gerek bile yok. Çünkü sevmek seni o kadar mutlu ediyor ki, karşındakinin seni sevmemesinin verdiği acıdan bile mutlu olabiliyorsun. Onunla ilgili herşeyden mutlu olabilirsun. Eli kaldırıp saçını düzeltmesinden, yürümesine kadar herşeyinden mutlu olabiliyorken sana verdiği acıdan neden mutlu olamayasın ? 

Hatta aşkım bana mı öyle geliyor bir tek, yoksa yazının başındaki şiir bile senin söylediğini değil de benim demek istediğimi mi anlatıyor şu dizeler dökülürken:

Seversin dünyayı doludizgin 
ama o bunun farkında değildir 
ayrılmak istemezsin dünyadan 
ama o senden ayrılacak 
yani sen elmayı seviyorsun diye 
elmanın da seni sevmesi şart mı? 
Yani Tahir’i Zühre sevmeseydi artık 
yahut hiç sevmeseydi 
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden? 


Zühre onu sevmeseydi artık, Tahir ne kaybeder ki Tahirliğinden ? 
Tahirin ne zaman bir Zühre'ye ihtiyacı oldu, Zühre'sini severken ?
Sevdiği zaten onun Zühre'si değil miydi, Zühre'yi severken ?
Tahir kendi sevmediği mi Zühre'yi ki Zühre ayrılırken kaybetsin birşey Tahirliğinden ?
Tahir'in ne zaman ihtiyacı oldu ki elmaya, ölsün karşılıksız sevgisinden ?
Tahir Zühreyi Zühreyle mi sevdi ? 
Zühresizken neden sevdi o zaman ?
Belki "sevgi" Tahir'i değiştirir ama Zühre asla.

Ayrıca toplumlarda sevgi öyle bir hal aldı ki, içler acısı. Öyle olmamasını dilerdim. Herşey için kullanılan bir kavram olmamalıydı sevgi. Zaten benim bahsettiğim şey de sizin - toplumun sevgisi değil. Zira o bir duygu değil - artık. Benim bahsettiğim Helene biliyor. Ve değerini de.

Şimdi yazarken aslında bana çok öznel geldi söylediklerim. Sen bana katılmayacak olabilirsin hatta direk katılmacaksın

But this is how I see the deal."

3 yorum:

misstrawberry dedi ki...

Öncelikle o yazıya yaptığın yorum iyi ki yorum olmaktan çıkıp başlı başına bir yazı olmuş, ki böyle çok daha iyi paylaşmışsın düşüncelerini, hissettiklerini :)
"Ben merkezcilik" özelliğinin yaşam için neden gerekli olduğunu sormuşsun. Evet bu düşünceyi benimsiyorum, doğru olduğunu düşünüyorum ve bu sonuca birkaç psikolojik kitap karıştırarak geldiğimi de belirtmek istiyorum. Nedenini söyleyecek olursam; bence ben merkezcilik hissi içgüdüsel bir şey ve bencillikle karıştırılmaması gerektiğini düşünmemin başlıca sebebi de bu. Yani sonradan kazandığımız bir şey olmaması. Davranışlarını ele al mesela. Ben bunu çok kez yaptım ve gerçekliğini daha iyi kavradım. Herhangi bir şeyi yaparken sonucu illa ki "sana" bağlanıyor. Ders çalışırken, film izlerken, müzik dinlerken de öyle. Hatta bir başkasının mutlulu için bir şey yaparken de. Herhangi bir davranışını en ince ayrıtısına kadar ele alınca görüyorsun bunu zaten. Ama her yeni adımda "neden?" sorusunu sorman gerekiyor kendine. Ben merkezciliği bencillikten ayıran nokta ise şu: ben merkezcilik nötr bir his, yani hem olumlu açıdan hem de olumsuz açıdan etkileyebiliyor seni. Ama bencillik, sana yarar sağlayan bir şeyin başkalarını nasıl etkileyeceğini umursamaksızın onu yapmak anlamına geliyor benim görüşüme göre. Evet yaşam için de gerekli çünkü hayatta kalmak ve mutlu olabilmek için insanın kendisini düşünmesi gerektiği yazıyor okuduğum kitaplarda ve belki ben yeterince anlatamadım ama, düşününce mantıklı geldiği de bir gerçek bana göre.
Değer verme ve sevme konusunda söylemek istediğim şey de şu, bence ikimiz de aynı şeyleri düşünmemize rağmen farklı şekilde yorumladığımız için ayrıma düştüğümüzü düşünüyoruz. Ben sana değer vermeyen birini çok sevemezsin diyorum, sen ise bunun yanlış olduğunu düşünüyorsun. Ve bence sebep benim burada "sevgi" ve "aşk" kavramlarını birbirinden çok fazla ayırmam. Evet sana değer vermeyen birini sevemezsin belki, ama ona aşık olabilirsin. Sürekli onu düşünebilir, onun her davranışıyla mutlu olabilirsin ama bana göre bu sevgi değil, aşk. Sevgi ise karşılıklı bir şeyler yaşadığın veya hissettiğin kişiyle aranda olan bağ bence. Ve en önemlisi de şu ki; aşkta mantık olmaz, aşk karşılıklı olmak zorunda değildir, aşkın bir "sebebe" ihtiyacı yoktur. Ama sevgi çok daha farklı bir kavram bana göre. Hatta en iyi açıklama olarak, bir kitapta okuduğum şu düşünceyi paylaşmak istiyorum; "Sevgi, aşkın bilinçli ve karşılıklı duygulara dönüştürülmüş şeklidir."

Çoook güzel bir yazı olmuş bebeğim, düşündüğünün aksine yazdıklarına katılıyorum, zaten yaptığım açıklamayla da anlatabilmişimdir bunu umarım :)

Sam Scarlet dedi ki...

"Belki "sevgi" Tahir'i değiştirir ama Zühre asla."

Aynen öyle.

in flames dedi ki...

Sam, değil mi :))

Şehla,
Ben merkeziyetçiliği anladım ve katılıyorum bebeğim, anlatabildin teşekkür ederim açıklamaların için. Hayatımızın çoğunun bunun üstüne kurulduğu bir gerçek. Ama tamamı mı, onu bilemedim. Bir insan sadece başkasının mutluluğu için birşeyler yapabilir. Bazen yapar, yapmaz mı? :)

Geri kalanlar için de, bana resmen verilebilecek en doğru cevabı verdin ve böylece aslında aynı şeyi düşündüğümüzü de göstermiş oldun. Şöyle ki ben yazarken bir kaç kere buraya aşk mı yazmalıyım, sevgi mi diye çelişkiye düştüm. Sonra baştan sevgi yazdım, öyle devam etsin dedim. Hayatım boyunca bu ikisini tam olarak ayırdığım söylenemez. Ben kimseye aşık olduğumu da düşünmüyorum. Sadece aşık olduğumu ya da. Sevgi benim için hep vardı sanki. Bilmiyorum, ayıramıyorum :) Senin yazdığın söz sanırım ayırmam için en güzel yol, tam da benim anlattıklarımı söylüyor o söz :)

Çok teşekkürler böyle karşılıklı birşey yaptığımız için, çok sevdim ben. Öpücükler !