30 Ekim 2011 Pazar

dreaming light

saat 2 oldu, aglamaktan basima agrilar giriyor.
yarin dershane + konser var ve olu gibi olacagim, konser mevzusundan her an vazgecebilirim.
bana ne yaptigina bak.
hayir bu sefer o degil,
su hayatta en beklemedigim kisi yapiyor bana bunu.
sevgisinden, arkadasligindan hep emin oldugum biri.
zaten ben ne halt yemeye birine guvenmeye kalkistim ki?
lutfen, yuzunu bir daha gosterme bana da unutayim.

29 Ekim 2011 Cumartesi

wings of god






"of ibne evladı seni çok özledim" diye mesaj atmamak için kendini zor tutmak.
şuan bunu yaşıyorum. hatta atıcaktım da. gururum izin vermedi işte.
yapamadım. we all fall down. Once in a while.

No one can find me, here in my soul.

23 Ekim 2011 Pazar

back down to earth

her zaman insanlara ihtiyaç duymayın.
ben nasıl bu bok çukurunda tek başıma yüzmeyi öğrendiysem,
ne olduysa içimde yaşamayı öğrendiysem
siz de öğrenin.
çünkü teselliye ihtiyaç duyduğunuz da ben orda olmayacağım.
sanki yeterince derdim yokmuş gibi beni boğmayın.
çok bencil gibi geldi kulağa. okuyabilecek birileri var onlar üstüne alınmasın.
birşeye tepki bu. tabii biraz önce olana değil.
yarın sınava girmemek için kıçımı yırtabilirim.
yırtamıyorum.
aslında artık bitti.
aslında artık bitmedi.
bu hikaye burda bitmek zorunda.
artık daldığım hayallerden dışarı adım atmalıyım.
o soru da biraz yüzleşmeme yardım etti.
yarın yeni bir gün.
yine hevesliyim, inanıyorum.
içimde bir yerlerle kendime dur diyemiceğimi bağıran birşeyler var.
dur demek zorundayım. böyle yaşayamam.
durumu bilenler de teselli yorumu yazmasın Allah aşkına ya.
burda içimi dökmeye çalışıyorum.
söylediğiniz hiçbirşey;
bir teselli yada öneri bunu birazcık bile azaltmayacak.
bana hiçbir yardımı olmayacak.
zaten başkalarının derdinden kendime üzülemiyorum.
mutlu sanıyorum kendimi. evet numara da yapmıyorum.
ben bile mutlu sanıyorum kendimi.
mutlu değilim. nasıl olabilirim ki ?
bundan daha aşağılayıcı birşey olabilir mi ?
yazamam bile buraya. hep yalan söylemeliyim.

yazamıyorum delireceğim. kimse okuyup kırılmasın diye yazamıyorum işte.
şaka olmalı bu. lanet olası bir şaka.




and it feels like im flying above you.


15 Ekim 2011 Cumartesi

ellore voarde bize yoh miğ ?



nur ne kadar haklı.
ne kadar yaparsam yapayım.
olmuyor, istesem de.
kimse gelmiyor beklesem de.

gerizekalı misafir çocuğunun facebooku açık kalmış.
yeni bir hesabım oldu arkadaşlar fsjkbs
evet hunharca kullanıcam.....
yok lan, çıktım demin.

bu sefer kararlı olmak istiyorum.
yapmak istiyorum bu işi.
yapıcam.
çekilin önümden.

9 Ekim 2011 Pazar

this love



ne yapacağımı şaşırdım şuan. güzelim günümün içine nasıl ettin sen öyle ya ?
seninle ilgili herşey mi böyle beni üzmek zorunda ?
eskiden böyle değildi bilirsin. ş'nin dediği gibi gözlerim ışıldardı senden bahsederken.
şimdi ise gözlerimin önünde bir kayan yıldız gibisin, değersizsin.
ama yine de bana acı çektirmeyi başarıyorsun.
işte asıl anlamadığım da o.
senden bu kadar nefret edip, bir o kadar da sevmem ?
nefretle aşk yakın değil, içinde hepsinden biraz var sanırım.
son zamanlarda nefretin yüzü baskın geliyordu. tam unuttum, kurtuldum derken.
bütün yüzler gözümün önünden kayboldu. oldu mu şimdi ?
yakıştı mı ? bu karışık durumu daha ne kadar kaldırabilirim sence?
birgün bunu okuyup güler misin bana?
gülersin tabii. çünkü sen tamda öyle birisin. aynen öylesin.
onun sana yaptıkları hakettin belki de. ondan önceki seni tanımıyorum ki.
belki de olanlar seni böyle taş kalpli yaptı ?
ama senin için geri dönmek imkansız artık değil mi ?
senin kurtuluşun imkansız.
sen o karanlıkta kaybolacaksın.
keşke beni de peşinden sürüklemesen.
keşke aklımda kalan sadece güzel anılar olmasa.
gözlerimi kapattığımda aklıma gelen sadece senin gülümsemen oluyor,
yaptığın o kadar şeye karşı, hayalimdeki halin sadece bir melek.
keşke herşey sandığım -sandığımız- gibi olsaydı.
gerçi çekilmezdim zaten o zaman. herşey daha da kötü olurdu.
of ne dediğimi bilmiyorum. bu geceki ruh halimi şehla çok iyi biliyor.
ve şimdi geldiğim durum.
silinip gitmeni istemiyorum. hiç istemedim.
güzel anıların benleydi. onlarla yetinmeyi öğreniyordum.
bir bağımlılığı birden bırakmak ne kadar zorsa, sende o kadar zorsun.
ve hergün dozunu azalttığımı sanarken, daha da çok bağlandığım.
ama biliyorum birgün ben seni bırakmadan, sen pat diye gidiceksin.
işte o zaman ben ne yaparım onu bilmiyorum. seni her Allah'ın günü görmeye.
Hergün gözlerine, popişine bakmaya niye alıştıysam böyle.
Bunları belli etmeden yapmak bile bir süre sonra bana iyi geldi.
Yeter ki tamamen gitme. orda bir yerde olduğunu bileyim, ben yine mutlu olurum.
Tanrım o kadar az zamanım var ki.
Lütfen gördüğüm bir hayal, rüya olsun ne bileyim.
Ne olduğunu da söylesem mutlaka "salağa bak lan" tepkisini verirsiniz.
ama ben onu öyle görmeye alışığım. bakmasam da orda olduğunu
beni görebileceğini bilmek bir güçtü.
ay vallahi gülersiniz ya of. şu işe bak.
gittim ben.

4 Ekim 2011 Salı

filmimin sonu bir hüsran

biri var. aslında biz onunla çok benziyoruz.
onun gerçek yüzü, bütün iğrençliğiyle ortada hem de,
benimki ne kadar derinlerde bir yerlerde saklı olsa da
bir birleşsek aslında, tam otururuz birbirimize.
onun aradığı da benim, benim aradığım o, biliyorum.
ama hep benim sorunlarım, hep benim gereksiz aptallıklarım bizi ayıran.
ve buna bir dur demek kimsenin elinden gelmiyor, gelemiyor.

*living on the razor's edge*
durumu bizimkisi.
bana kazandırdığım en güzel şey de "m".
kazandırabileceğin tek şey de.
hayatıma renk katıyorsun o kadar.
sana bağlanmamalıyım.

sonra biri daha var.
dünyada beni ondan iyi kimse anlayamaz.
öyle kimyalarımız uyuşuyor ki, onu aslında olduğunu sandığı kişiden çekip alabiliyorum.
ona yeni kapılar açıp, zengin benliğini ortaya çıkarma olanağını sunuyorum.
o da bana neler sunuyor daha, orayı geç.
birbirimizin hayatına yeni tatlar katıyoruz. herşey güzel sanıyoruz.
sonra bir yerden patlayıveriyor ve toparlayamıyorum.
hissizleşiyorum. burda da *please tell me now what life is ?*

bu ikisi birleşse bile beni kurtaramaz, onu da biliyorum.
bu da benim için
*filmimin sonu bir hüsran, terketti beni esas oğlan.
birbirimize kavuştuk derken, yardımcı kadın oyuncu nerden çıktı, nerdeeen ?*