15 Nisan 2013 Pazartesi

Trouble



"Birilerinin onu bu şekilde görmemesi için onu buradan çıkartmamız lazım" diye fısıldadı kulağına Dimitri, pislik içindeki karanlık kulübenin sessizliğine aldırmayan kalın ve baştan çıkarıcı sesiyle. Yerde uzanan ve beyaz elbisesi artık kirden rengini kaybetmiş, yırtık elbisesinden açıkça görünen göğüslerine kendilerini onun güzelliğinden alıkoyamayan kum taneleri tutunmuş kıza baktı. Masum bir suratı vardı, sarı saçları içinde bulunduğu her ortama ışık saçtığı gibi, bu Tanrı'nın unuttuğu çölün ortasında, iliklerine kadar donmasına rağmen ışık saçıyor, kirli sakalı ve yeşil gözleriyle vahşi bir ifadeye sahip Dimitri'nin gülümsemesine sebep oluyordu. Dimitri'ye onunla geçirdiği parlak günlerin uzak anısını hatırlatırcasına yüzüne dökülmüştü altın saçları. Ama adamın gülümsemesinde hain bir yan vardı, sadece Lissa'nın görebildiği. Onu affetmeyeceği her halinden belliydi.
"Özür dilerim" diyorum diye umutsuzca sızlanmaya başladı düştüğü yerden doğrulmaya çalışan Lissa ve bu sözleriyle Dimitri'nin gülümsemesinin daha da genişlemesine sebep oldu. Özür dilemenin ve bir şeyleri düzeltmek için artıp çabalamanın bir anlamı olmadığını biliyordu ama paniklemiş halde nefesini düzenlemeye çalışırken, dudaklarından dökülen tek şey bu üç kelime olabilmişti. Bir şeyleri yakıp yıktıktan sonra, geri dönüşün olmadığını bildikleri halde cesurca istediklerini alan insanların katlanması gereken bir bedeldi bu sadece, daha fazlası değil. Dimitri'nin ona her şeyini adayıp darmadağın olmasından sonra, darmadağın olma sırası ondaydı. Bu oyunun tek bir kazananı veya kaybedeni olmacaktı. Günün sonunda ellerinde kalanın iki kaybetmiş, yalnız ruh olacağını biliyordu Lissa.

Lissa'ya doğru eğildi ve elleriyle bileklerinden tuttu. Kocaman avuçlarının içinde kırılacaklarmış gibi hissettiren soluk, titrek bilekleri sertçe sıkan Dimitri, canının yanmasına aldırmadan onu çekip yattığı yerden kaldırdı. Uzandığı yerin soğukluğu, bugün çekeceklerinin yanında hiçbir şeydi ve Lissa acıdan zevk almayı çok daha önce öğrenmişti, biraz daha kan yutarak ve biraz da ağzından püskürterek acı bir kahkaha attı.
"Kurutulmuş bir çiçek de en az canlısı kadar güzeldir" diye fısıldadı onun kulağına yaklaşıp ayak uçlarında yükselen Lissa. Kanlı sırıtışıyla devam etti:
"Bana ne yaparsan yap pes etmeyeceğim. Günlerdir burdayız ve yüzündeki o iğrenç gülümsemeyle eriyip gitmemi seyrettin sadece. Acıdan beraber zevk aldığımız zamanları unuttun mu ? "

Bu kelimeler Dimitri'nin yüzüne sert bir tokatçasına inerken, anılar, lanet olası anılar tekrar gözlerinden canlandı. Bu lanet olası mutlu günleri ne zaman unutmayı başaracaktı ? Ne ölürken aklından çıkarmasının mümkünatı vardı ne de onun ölümünü seyrederken. Ruhunun ancak onun ölü bedenini parçalara ayırdığı zaman huzura kavuşacağını fısıldıyordu derinden bir ses. Dimitri bir nefes aldı ve sonrasında Rose bir anda görüş alanına girdi ve Lissa'yı haşince itip yerine geçerek Dimitri'nin dudaklarına yapıştı. Dimitri'nin de kollarını beline dolamasıyla güç alan Rose onun üst dudağını ısırdı ve Dimitri'nin omuzlarından kuvvet alarak bacaklarını uzun ve heybetli adamın beline doladı. Sinsice gülümsemesi yüzünde gittikçe büyüyordu. Bu odadaki herkes farklı bir şey peşindeydi ve Lissa uzandığı, kalkmaya takat bulamayıp düşüp kaldığı yerden giderek bulanıklaşan görüşüyle neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Rose dudaklarını ayırdığında, adamın kulağına dökülen kelimeler Lissa bir anda gözlerinin büyüyüp geri geri sürünmeye başlamasına sebep olsa da, artık kaçış olmadığını biliyordu.

Dimitri ve Rose, onunla işlerini bitirdiklerinde Lissa son kez karanlık kulubenin üstlerine yığılacakmış gibi duran tavanına baktı. Hüzünlü bir akşamdı, uzaktan su sesleri duyuyor ve kuruluktan parçalanan dudaklarını artık hareket ettirmekte güçlük çektiği diliyle her ıslatmaya çalıştığında biraz daha kendi kanında boğuluyordu. Sonra gözlerini yumdu ve her yanından dökülüp onu sinsice, her bir tanesiyle daha da yolun sonuna yaklaştıran sıcak damlaları teninde hissetmeye çalıştı, ölümü parçalanmış gülümsemesiyle kucakladı.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Hassiktir diyorum Neslihan harika olsaymiss!! Ama biliyo musun ikimizin ki benziyor. Yani uclu olarak , be de uc nokta sectim, uc kisi :)) tebrikler..

in flames dedi ki...

Teşekkürleeeer Helene olum beğenmen nasıl hoşuma gidiyor belli değil. Seninki de aynen "hassiktir" :D