1 Aralık 2012 Cumartesi

Kaçtım, bebek




İnsanı rahatlatmaması gereken, ama yine de rahatlatan şeyler var.
Bazen kendimi o kadar baskı altında hissediyorum ki. Gün içinde yapmak istemediğim o kadar şey yapıyorum. Bazen anın cazibesine kendimi kaptırıyorum.
Sonradan toparlamam gerekiyor, bu beni üzse de elimde bir şey gelmiyor.

Biri beni durdurmalı çünkü kitap deli gibi akıyor, logaritma yerinde sayıyor.
570.

Kıskançlık huyumdan bu kadar tiksindiğimi hatırlamıyorum.
Hoş değil.

Charlie Tango çok tatlı değil de ne? Adı çok tatlı. Balon çok tatlı.
C daha da tatlı. Böyle birini asla bulamayacak oluşum can sıkıcı. Ben daha çok K tarzıyım, tabii onun da bulmadığı söylenemez ama farklı, çok farklı.

Okumak istediğim binlerce şey var hiçbiri okuyamıyorum.
Daha doğrusu konu onlara gelince dersim var, konu C olunca, herşey durur. Funny, isnt it ?

Bir resim koyup, resimdeki mutluluğunu bulunuz diyecektim ama bilirsiniz ki bu blogda kendini ifşa etmeyi sevmiyorum.
Twitterda da öyleydi ama başaramadım bari burda olsun. Gerçi..

Bir çok kez beni tanıyanların okumayacağı blog açma girişimlerinde bulundum. Burayı kapatıp sıfırdan başlayacak cesaretim yok. Sanki artık yapamazmışım geliyor. Orda da yalnız kalmak istemem. Söylemek istediklerimi ifade edemediğim ortada ama yapacak birşey yok, açık açık söyleyemiyorum.
Burası benim özel alanım ama yapamıyorum. İşte buna sinir oluyorum.

Dropbox indireceğim umarım hayal ettiğim gibi birşeydiiiiir.
Ayrıca her zaman ki gibi sarjım yok..

Bu blog yazısını unutup bilgisayara reset attım, açıldığında korkuyla farkettim ama bir baktım yazı duruyor. Çok tatlı değil de ne :D

Kaçtım, bebekler.

1 yorum:

Lynn dedi ki...

Sanki konuşmamız gereken meseleler var ve pazar günleri bunun için varmış gibi...