4 Haziran 2019 Salı

over love, over fear

Sorumluluklarımın bir anda toz bulut olmasıyla içimdeki boşluk kendini gösterdi.
Sahneye adım attı ve dedi ki
"İşte burdayım, benimle ne yapacaksın?
Nasıl dolduracaksın beni? Gerginsin, ellerin sürekli bir arayışta. Doldurman gerek boşluklar var parmaklarının arasında. Bilginin ışığı gözlerini kamaştırıyor, bu karanlıktan çıkmak dünyanın en korkunç şeyi, değil mi? Ya da öyle hissettiriyor. "
Üstümdeki bulutlar kalktıkça güneşin altında kavrulan bir beden. Bir ruh.
Gökyüzü orda, dokun. Hisset. Aidiyet. Varoluş. Yok oluş.
Hepsi birlikte, sende, bilincinde.
Sen bir bilinçsin.
Uyuşmuş bir bilinç. Eve gelip uyuşturmak için onu aklını kaybediyorsun.
Ama bu ev eski ev değil.
Yaptığın şeyler artık sen değil. Sen onlar değilsin.

Son günlerde bu sözleri aklımdan çıkarmakta zorlanıyorum. Çıkarmak istediğim de değil.


"Beni duyabilenlere söyleyeceğim: "umutsuzluğa kapılmayın." 
Şu an üzerimizde dolaşan acılar, aslında açgözlülüğün kayboluşundan başka bir şey değildir.
İnsanlığın gelişmesinden korkan adamların öfkesidir. 
Bu adamların öfkesi geçecek, diktatörler ölecek, 
İnsanlardan aldıkları güç yeniden insanlara dönecek ve bu insanlar öldükçe, özgürlük hiç kaybolmayacak. Kendinizi bu anormal adamlara
Makine kalpli, makine düşünceli, makine adamlara teslim etmeyin!
Sizler makine değilsiniz! Sizler sığır değilsiniz! İnsansınız!... 
Siz, insanlar, bu hayatı özgür ve güzel yapabilecek, hayatı harika bir maceraya dönüştürecek güce sahipsiniz.
Gelin bu gücü kullanalım
Gelin birleşelim."

Hiç yorum yok: