1 Haziran 2019 Cumartesi

Follow the rabbit

Yarın bir hafta olacak gerçekle sarsıldığım günden beri. 26 Mayıs 2019.
Doğum günüm de 16 Mart 2019.
Bu tarihleri yazıyorum ki unutmayayım. Yaşadıklarımın bana açtığı yeşil yollardan yürümeye devam edeyim. Eğer hiç yürüdüysem o yollarda, bilmeliyim değerini yaşamanın.
Doğmanın ve ölmenin.
Geçen hafta kendimi nasıl da öldüremediğimi gördüm, yataktan yuvarlanarak kaçmaya çalışırken.
Gerçek öylesine sarsıtıcıydı ki, kendimi fırlatmam gerekiyordu bu durumdan. Sözlerle yapmacaktım, biliyordu aklım ve kalbim. Ancak vücudum dinlemiyordu, yöneten id dinlemiyordu. Böylece yerde yuvarlanmaya başladım. Bir yandan da histerik kahkahalar atmaya.
Sonra geri çıktım yatağa. Kafamın içinde bir uğultu. Çarpma seninin kulaklarımla çınlaması.
Orda değildim, bedenim, zihnim, kalbim ve her hücrem orda olmamak için can atıyordu.
Her yanım titremeye başladı, bedenim kendini sarsarak beni bir rüyadan mı uyandırmaya çalışıyordu yoksa ninnilerle uyuşturup gözlerime öpücükler konudurup uykuya göndermeye mi bilmiyorum. Tartışmaya açık bir konu diyebiliriz. Ama bildiğim bir şey vardı ki, dönüş noktasını geçmiştik.
Önce büyük bir korku hissettim. Kara bir bulut beni yutmak isterceğine üzerine iniyordu. Nefes alamıyordum. Bir hafta öncesinde de boğuyordu beni rüyalarımda annem.
Gene boğuyordu beni ama sadece nefes almam için olduğunu göstermek istercesine.
Ben gözlerim açıp kaçmak isterken kara gözleri bana bakıyordu, içime.
Sahi her şeyi yanlış duymuş olabilir miyim? Her şeyi başka bir dile çevirip kendi yalanıma uydurmuş? İçimden akan giden bu kelimeleri artık tutmama kararı alıyorum, bilinçsiz bir karar. Belli ki tutamıyorum. Ya boyalarla akacak, ya harflerle, belki başka şeyler. Ama son günlerde ellerim kendine bir iş istiyor. Yaratmak istiyor. Denemek, sonra onu yırtıp başka birini denemek.
Bir kere görüleni görülmez kılmaz mümkün olur mu? Bu huzurlu yalanı yaşamak ne kadar mümkün? Çünkü bilirsiniz, en iyisi benim olmalıdır. İnsanları dinlerken bazen arkada bu cümleyi duyuyorum. Ya da "En iyisi benim" diyorlar. Eskiden dinlemediğimi, duymaya başlayınca anlıyorum. Sevgili annemin sözleriyle.
Bu yolda beraber olduğumuzu biliyorum. Farklı yollarda ama beraber.
Ona çok uzun süre güvenemedim. Yıllarca. Birinin yanında böylesine bir güvensizlikle durmak, bir yandan da her geçen dakika güvenmeyi dilemek korkunç bir şey. Kendini bırakmak için çeşitli yollara başvurup o yolların bağımlısı olmak da. Bağımlı olmak  korkunç bir şey. Belki korkunçluğundan daha fazla da kaçınılmaz. İnsan olmak kaçınılmaz bir şey.
Kaçamadım.
Kaçmıyorum.

All That GIF

Hiç yorum yok: