16 Kasım 2010 Salı

come back to me for awhile


"
"Ay ışığına vuruldum ben,
başka dünyaya yansada.."



Kışı neden seviyorum biliyor musunuz?
Çünkü yorganımın altına kıvrıldığımda ısınacağımı bilirim ama ellerimin üşümesine izin vererek kitabımı okumaya devam ederim.
Ve her zaman bir pencere pervazında, elimde kahvemle yıldızlara bakarak o'nu düşünmeyi düşlerim. hani filmlerde olur ya.. hep o mistik, klasik havayla modernliğin arasında gidip geldim. Modern olmayı seçtim zamanında ve odamın hiçte 80ler havası yok. Ama her zaman sahip olamadığımı istemez miyim zaten.. Keşke öyle bir pencere pervazım olsaydı, bir binaya değil de ilham verici bir güzelliği bakabilseydim kış geceleri.
Birde karı, o minik pamuk parçalarını severim ben. Onlarla oynamayı değil de, elimde minik su damlalarına dönüşmelerini. Yağışını izlemeyi. ~when rain turn into snow demedik mi..
Ve bazen kışın soğunun sıcak bir elle, bir sarılmayla ısınmasını severim.
Bilmiyorum kış her zaman bende mistik duygular uyandırır.
Sanki uzaklarda gizemli, saklı bir sevgilim varmış gibi.
Dün itibariyle aklıma hep serendiptydeki o kaçlarına kar karışmışken romantik anlarını hatırlayağım.
"Onlar sadece çil değiller, dikkatli bakarsan samanyolunu görebilirsin"
Bu yazıyı yazmak içinde yatağımda kitap okurken miskin miskin, fırladım ve laptopu aldım.
Hep böyle aniden aklıma geliyor ve yazıyorum buraya. Sorumluluk hissetmeden, anlık duygularla.
Ve bugünde güzel akşamdı bence. Huzurluydum. Biraz.
Bilmem, hiçbirşey düşünmeyip ailemle geçirdiğim vakitler hep mutluluk dolu zaten.
Ve benim annemin özel yetenekleri var, abiminde çöplük misali bir midesi.
ISSIRIRRIM SİZİ LAN ! UPS.
Duvara yaslanıyorum ve gerçekten sırtım donmaya başladı.
Bu günlerde yeni kitaplara başlayamıyorum, sanki yeni kitaplarda eski tatları bulamayacak gibi.
Bende okuduğum kitapları okuyorum, garip bir mutluluk kaplıyor içimi.
HS ve Di.. Sanki sonrada doğru sıkılırım gibi geliyor, son raddeye ulaştıklarından. Ama saflıklarını kaybetmeseler keşke..
Böyle hissediyorum hep, bir çift birlikte olduklarında, artık tamamen birbirlerine ait olduklarında, herşeye rağmen onlar biraradalarsa mutlu oluyorum ve ilgimi kaybediyorum.
İlk tanışmaları, ilk öpücük, ilkler hep çok tatlı oysa.. Tekrar tekrar okuyup gülümsüyorum.
Nerden geldik burayaaaaaaaaaaaaaaaa?
UPS.
Mika o zaman. Geçen sınıfta ingilizce dersinde Mika ile ilgili bir soru sordum, kimse bilmiyordu fsgjsf Ay she diyen bile oldu, öl artık.
Bu yazıyı yazmamın sebebi kitap sanırım, bende çok garip hisler uyandırdı.
Daha önce okumama rağmen. Ah bilmiyorum. Birde kitaplarda hep Londra tarihi anlatılır ya bu sefer Amerika, New York'tayız *-*
Birde ben hala şikayetçiyim. Uzun süredir dergi alıyorum ordan burdan film kitap isimleri, hep not alıyorum hep kaydediyorum bir yerlere. Ama hiç okuyup izleyemiyorum. ve izleyip okuduğumda hep geç kalmış olacağım gibi hissediyorum.
Sonumuzu bile bile sevistim ben, artik gece hiç olmasa da.. "

5 yorum:

Lynn dedi ki...

Serendipity (Y)
Ayrıca bu yazı pek bi güzel geldi bana. Ha bu arada sonra sana bir film söyleyeceğim ama önce ben izlemeliyim.

in flames dedi ki...

uzun süredir hiç güzel şeyler yazmadım zaten, sevineyim o zaman*-*
tamam bekliyorum Di söylemeni:)

Lynn dedi ki...

scott pilgrim vs. the world

in flames dedi ki...

Imm, peki sen sevdin mii?

Lynn dedi ki...

Evet çok güzel, ben blogumda yazdım. İstersen bak. Fragmanını falan izle.