11 Eylül 2021 Cumartesi

benden ne olur?

Secret Window Johnny Depp

 Yazmayı seviyorum. Bu kadar az yazmama rağmen, belki de yazdıklarımdan korkmama rağmen yazmayı çok seviyorum. Geceleri de seviyorum. Karanlıkta odanın bir köşesinde zihnimden geçenlerin harf harf dökülmesi kalbimi kocaman yapıyor. Bütün gün çıldırdım bu lanet semtin gürültüsünden ama şuan futbol taraftarlarının aşırıya kaçan kutlamaları bile beni aldığım bu zevkten mahrum edemiyor. 

Gerçi bu kadar az yazmam çok mantıklı çünkü kalbimi kocaman yapan her şey beni korkutuyor. Okulda bir öğrenci beni görünce hocam sizin dersiniz mi dedi. Evet deyince arkadaşlarına koşup x hocanın dersiymiş diye zıpladı ve alkış yaptı. Çok korktum. Çok mutlu oldum. Yoğun hisler de beni korkutuyor. Belki de hissetmek beni korkutuyor. Nötr bir pozisyonda kalmak konforlu geliyor demek ki. Neden gelmesin ki? Ah nerdesin canım psikologum, seni çok özledim. Nolur dön artık seyahatten. Sana çok ihtiyacım var.

Yazar olacak mıyız çocuklar ya? Beni tanıyan, ama gerçekten tanıyan herkesin ortak bir kanısıdır bu. Yazar olacakmışım. Ben de bir terapi seansımda gözlerimi kapatıp gelecekte kendimi hayal ederken ormanın ortasında bir kabinde bir yazar olarak görüyorum, yalan değil. Şu Johnny Depp'in filmi var ya, tam o estetik işte. Sıcacık, bohem bir ev. Antikalarla ve eski ordan burdan topladığım eşyalarla dolu. 

Ben de sabahlığımda rahat koltuğuma oturmuş tıkır tıkır yazıyorum. Evet, bu. Yaptığım iş ise bütün gün bir sahnede seyirciyi kontrol altında tutmak için debelenerek bir şeyler anlatmak. Konuşmak, konuşmak ve konuşmak. Bu kadar kendime ters bir mesleğin bölümünü okurken aklım nerdeydi inanın bilmiyorum. Sorun da bu ya. O yaşta aklım nerde olacak.... 

Gerçi başından beri tutkum olan şeyi okumak için girdim o bölüme, o bölümü okurken tutkunu olduğum şeyi de ikinci dal olarak okurum diye. Yaptım da. Yapmadım değil. Gurur duyuyorum kendimle. İmkansızlıklar içinde başardım dilediğim şeyi okumayı. Sadece arzuladığım mesleği yapmanın elit bir kesime hitap ettiğini bilemedim. O bölümü okumakla olmadı çünkü, yüksek lisansını da yapmalıydım. 45 tane eğitim de almalıydım. Ondan sonra nasıl olacaksa danışan profili oluşturup işimi de kurmalıydım. Bunların hepsi de bende ve ailemde olmayan bir parayı işaret ediyor tabii. Bir geyik dönüyor ya malum siyaset meydanı olan sitede, her şeyin suçlusu malum kişidir diye. Hah, benim işimi yapamamamın sebebi de Voldemorttur valla. Onu suçluyorum. İmkansızlıklar içindeysem sebebi ve kaynağı bellidir. 

Çıkış yolunu bulduğumu düşünmüştüm. Bu iş her şey için çok iyi olacaktı çünkü ailem üzerindeki maddi yükümü kaldıracaktı öncelikle. Sonra bana tecrübe kazandıracaktı, hem hayat tecrübesi hem de özgeçmişimde görünecek bir tecrübe. İyi de bir referans olacaktı. Sadece her şeyi yetişmeye gücüm var mı bilmiyorum. Aslında biliyorum, gücüm var. Yetişirim, sorumluluklarımı yerine getiririm, ne kadar zor olsa da ne kadar yorulsam da bunu yaparım. Ama en önemlisi dersteki performans. En önemlisi dersi dinletebilmek. Ve bunda çok zorlanıyorum. Ben de sıkılıyorum çocuklar da. Nasıl sınıf düzenini sağlarım, nasıl disiplinli olurum bilmiyorum. Onları seviyorum, onların da beni sevmesini istiyorum. Sevgi açlığından mı böyle oluyor? Ama onlara kötü davranamam disiplin adı altında. Peki nasıl bana saygı duymalarını ve dersi dikkatle dinlemelerini sağlarım? Notla da tehdit etmek istemiyorum, ya da ödevlerle ama ettim bile. İstemediğim biri olmak zorunda kalıyorum. Kontrol sağlamak için. Benden bekleneni yerine getirmek için. Belki de ben oyun arkadaşı olabilirim, öğretmenleri değil. Bilmiyorum, ah hiç bilmiyorum. Benden ne olur?



Hiç yorum yok: