19 Şubat 2014 Çarşamba

Wasted again

Biraz önce biriyle karşılaştım. Bana yüz metre uzakta hayatını geçirmiş, tanımadığım biri. Hoşgeldin dedim. Elimde yeni aldığım dermo kozmetik ürünlerle dolu poşet, diğer elinde zevkle yediğim bardak mısır, yeni aldığım gereksiz büyük telefon. Onun elinde ufalanmış kelimeler vardı, fısıltılar. Az sonra ağlayacağım inceliğinde, süzülerek düşmeye hazır harfler, yasaklar, dayatmalar. Yüzünde bütün kısıtlamaları gördüm, sırf onun annesi farklı, benim ki farklı diye farklı gelişen hayatlarımızı. Üstünü örtüp kapatmıştı ama kapıdan girdiğindeki hıçkırığını duydum. Şaşırdım önce. Bunlar benden habersiz, 100 metre uzağımda nasıl gelişti onu merak ettim. Hayatta ne çok şey kaçırdığım yüzüme çarptı. Bir de ne kadar memnuniyetsiz ve şımarık oluşum. Böylesine insanların hayatına sadece sinir bozuculuk kattığım bir günden sonra, yüzüme çapran bu gerçekler beni sarstı. Hayır bu birazdan gidip telefonumda her şeyi unutup zaman harcamayacağım anlamına gelmiyor ama bir daha bugünün yaşanmayacağı anlamına geliyor. Hala davranışlarımı oturtabilmiş olduğumu düşünmüyorum ama oturtmaya çalışıyorum. Neyi neden yaptığımızı bilmeden yapmaya bu denli alışmış olmamız çok acı. Ama yine de ben bugün yeni şeyler gördüm. Biraz daha değiştim. Bakış açım biraz daha net. Zamanım hep biraz daha az. O yüzden bu yazı yıllar sonra geliyor, zamanım hep az. Zamanım hep boşa harcanmış..

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Onun elindeki ufalanmış kelimeleri mısırının üzerine yayıp bir de öyle baksaydın ya tadına, diyesim geldi. Öyle birleşiyorlar çünkü, yakışıyorlar sanki. :)

Biz hala oturmadık zaten , hala gelişiyoruz, bir şeyler öğreniyoruz.Ama zaten hiç de "tam" olmayacağız ki. Yani zannetmiyorum. Kim olmuş ki..

Zaten tam bir geçiş dönemindeyiz. Her şeyde. Hem okul şeyleri açısından hem de benliğimiz iç dünyamız vs.
Bakalım, kafamız hayrolsun. :)

Adsız dedi ki...

Sevgili Helene,

hayır, o mısır öyle yenmez. Hiç anlamıyorsun bu işlerden.

evet ama oturacağız inşallah. Aman ya da oturmayalım boş ver. Oturmaya mı geldik?

Ankara'nın bağları da, büklüm büklüm yolları. ? Ha? ona göre yani..

geçiş dönemi ney la? batı edebiyatına geçiş dönemi gibi. Ama öyle de bir şey yok ki gerçii.

olsun o zaman :)

canım helene seni çok seviyom canım helene :)))))))))

in flames dedi ki...

Hayır ben diyceeeem ben seviyoruuum. bi çekil ankaranın bağları çocuğu yaaa konferans bizim bir kere!

Adsız dedi ki...

Kaybettik konferansı.. En çok buna yanarım ben :(