15 Temmuz 2016 Cuma

bilmiyorsun ki sen ta içimdeki keskin bir şeyleri yerinden oynattın

Geçenlerde bir videonun altına yorum yaptım, tanıdıklık hissini yurtdışında bulamayıp memleketimi aradığıma dair. Video, yurtdışında gayet de mutlu mesut yaşanabileceğini ama nasıl yaşanabileceğini anlatan çok içten bir videoydu. İzleyenlere de soruyordu sizin deneyimleriniz nasıl, ne düşünüyorsunuz diye. Yukarda da belirttiğim gibi ben tanıdıklık hissinden bahsettim. 15-20 günde bir geldiğim kafedeki kızla naber nasılsın nerelerdesinden öteye de geçmese de o muhabbetimizi, o tanıdık yüze bakıp iki çift laf etmeyi ve tanıdık hissetmeyi sevdiğimi farkettim çünkü. Yabancı hissetmiyordum o sokakta, kendimden emin atabiliyordum adımları. Belki de aitlik hissinin yanında duruyordur tanıdıklık hissi. Biraz daha ilerletebilsem, kelimeleri zikredebilsem ait olacakmışım gibi, hep olamayışlara dönen. Yanmasaydı dudaklarım her konuşmak için açtığımda ve ben düşmeseydim karanlık dumanların arasına.

Hiç yorum yok: