31 Mart 2013 Pazar

sular, sular



Hava açık ve her şey normal.
Ama gözlerimde durulmuyor, sular.
Ama-a-a-a..

Rüyalarım aylarımı çürüttü.
Her yerde kaçsam da senden kurtuluş yok derin bir uykuda.

İyiyim diyorum, sadece uykum var.
Uyuyunca geçip gider, gitmiyor ne orda ne burda.

Her gün kalktım yataktan bir duayla.
Bu defa-a durucam sapasağlam, ayakta.

Hava açık ve her şey normal.

Ama gözlerimde durulmuyor, sular.
Ama gözlerimde durulmuyor, sular.
Ama gözlerimde durulmuyor, sular.


29 Mart 2013 Cuma

push

Dil anlatım hocamız okula ilk geldiği zaman öğrencileri tanımak amaçlı, onlardan ilgi alanlarıyla ilgili sunumlar yapmalarını istiyordu ve buna göre not veriyordu. Ben sunumlardan asla yapmadım, belki de tek yapmayan benimdir bütün okulda. Belki de değilimdir. Çünkü ne anlatmam gerektiğini bilemedim. Beni tanımladığını söyleyebileceğim şeyin ne olduğunu çıkıp oraya anlatamazdım. Çünkü hiç bir zaman kendime o kadar değer vermedim. Benim ilgi alanım hep başkaları oldu. Başkalarının mutlulukları ve gülümsemeleriydi benim ilgi alanım. Başkasının kahkahasının sesiydi beni iyi hissettiren, başkasından bana gelen sıcaklık dalgalara. Bana bakıp gülümseyerek parlayan gözlerdi benim ilgi alanım. Peki bu tahtaya çıkıp nasıl anlatılırdı ki ?
Belki de bendim o gözlerden yansıyan parlarlık çoğu zaman ve içimden taşan duygularımdı.
Duygularımı içimde tutmayı asla öğrenemiyorum. İnsanların yöntemleri var. Mesela birini istiyorlarsa bunu bazı yollardan çözerler ve karşıdaki anlamaz bile. Ama bu ikiyüzlülüğün başka bir tanımı benim sözlüğümde. Bu, o kişinin seçim hakkını elin almak. Bu, kendi kendini kandırmak. Ben de her zaman ne hissettiysem yüzlerine bakıp söyledim. Evet beni çoğu zaman mutlu etmedi ama en azından kendimi hiç aldatmadım. Belki mutlu olmadım ve o kişi beni hiç sevmedi, asla da sevmeyecek ama yapsaydım, ben de kendimden nefret ederdim ve bu dünyadaki herkesin benden nefret etmesinden kötü.
Sanki kendimden nefret etmiyormuşum gibi. İnsanın hiç kendine katlanamadığı olur mu ? Kendi yüzüne sen gerizekalısın, aptalsın ve sen bunları haketmiyorsun. Sen ölmeyi de haketmiyorsun. Sen bu lanet dünyada yaşamaya mahkum edilmiş ve kendine maruz kalmış, özgürlüğe maruz kalmış birisin dediğiniz oluyor mu hiç ?
Her zaman kendinizi hayal kırıklığına uğratıyor musunuz ? Çünkü bu diğer insanları hayal kırıklığına uğratmaktan daha kötü. Onlar, bunu atlatabiliyorlar ama sen asla atlatamıyorsun.
Ne diyordum ben, diyordum ki ben o ilgi alanını bulamadım ama en sevdiğim şeyi buldum sanırım. Yine anlatamayacağım şeyler, hep anlatamadıklarım ve anlamayanlar.
Diyordum ki Lucius, kelimeler. Cümleler. Sanırım ben onlara aşığım. Ne olduğu önemli değil, sadece güzel cümleler okumayı seviyorum. Anlamadan seviyorum, ruhuma işleyerek seviyorum.
Dönem dönem internetten takip edip sevdiğim insanlar oluyor ve sonunda onların bile ortak noktalarını buldum. Oysa sadece sitelerde karşıma çıkan random insanları sevdiğimi sanıyordum. Ama tabi kii, onların hepsi yazardı. Ve ben bir grubu severken bile onu okumayı sevdim. Müzik zaten çok ayrı bir konu ama grupları okumak çok çok ayrı şeyler. Tokio Hotel'i okudum ben, One Direction'ı, dinlemedim ki.

28 Mart 2013 Perşembe

Q

We found love. And then lost it.
It didn't last long but it had everything.
Its worth it.
I believe in love and its worth the pain that you feel.

Locked out



Güçlü kalmayı denemiş olabilirim Lucius, kendim olmaktan vazgeçmiş olabilirim ya da tamamen kendim olmuş olabilirim. Ama ne yaparsam yapayım, hayata engel olamıyorum biliyor musun ?
O nasıl istiyorsa her şey o kadar öyle şekilleniyordu, hayatımın kontrolü elimden alınmış gibi hissediyorum.
Ben, özgürlüğe mahkum edilmiş gibi hissediyorum. Bir de coğrafya sınavına maruz kalmış.
Yarın da maruz kalacağım bir çok sınav var bunlar sadece dersler bile değil.
Hayatım, maruz kalmaktan ibaret gibi ve ben sesimi çıkarmadan bir köşede kendimi kandırıyormuşum gibi.
Ulaşmak istediğim yerler var ama o yerlere ulaşmak için yapmam gerekenleri, yapmam gereken şeyler olarak görmediğim için yerimde sayışım gibi.
Aynı sonunu göremediğim karanlık gecede parlayan ışıklarının bana ihanet edişi gibi.


21 Mart 2013 Perşembe

Noone-ever

"En sevdiğim sesin bir insanın kahkahası olması  ve en nefret ettiğim sesin de başka bir insanın kahkahası olduğunu da nerden çıkardın, Lucius ?" demiyorum çünkü çok belli ediyorum değil mi Lucius?
Ama neden öyle diyorsun Lucius, onun kahkahasını, onun mutluluğunu o kadar çok seviyorum ki bu nefretimi de kapatmaz mı sence Lucius ? Söyle bana Lucius ben neden böyle oldum ?
Sebebi loş bir ampul ışığında erkeğinin okşayan bir kadın gibi rüzgar olabilir mi ?
Çünkü her şey göçüyordu Lucius. Onun bana kaldığını zannederken her şey ellerimden teker teker uçan, un ufak olup beni terkeden kumlar gibi göçüyordu. Öyle göçüyordu ki Lucius, bir an çöldeyken bir an gecenin soğuk kollarına sarılıyordu. Ben de onun ışığa tutunan kollarını izliyordum. Ay'ın soğuk kollarına sarılıyordu Lucius.
O gece elbette Bea onu sıkı sıkı tuttu ve gitmemesini istedi.
Ama napalım be abicim, tekrar yoldaydı işte!

14 Mart 2013 Perşembe

Mitw

All
We
Can
Do
Is
Keep
Breathing.
Nothing else to do.
Wait her to go back,
Go back her cage.
Holy cage.
Cage that I've always loved.
And hated.
The cage that who will hold her.
Hold her.
And take away from my smile.
Take away from my life.
Count on that cage.
All my faith
All my loving
All my heart