31 Aralık 2012 Pazartesi

When dreams come true, shining bright

2012nin son yazisi buruk olmasin istedim, icim elvermedi oyle olmasina kostum buralara telefondan olsa da :)

Herkese, hepinize istediginiz gibi, saglikli, huzurlu bir yil diliyorum o zaman.
Nese yaninizdan eksik olmasin, hep gulumseyin.

Evet bu tarz yazi benim tarzim degil ama guzel bir gun, sicacik bir gece.
Ne bileyim, nasil hissediyorsam oyle.

Caninizi da sikmayin birseyler icin. Ben cok sikiyorum, deli gibi sikiyorum ama eninde sonunda olmuyorsunuz, sadece hayatta kalmaya devam ediyorsunuz.
Zamanla daha iyi ve daha iyi oluyor.
Ustu kumla ortuluyor.
Umutsuz olmayin.
Ben isigi gordum. Ellerimle gozlerimi mi kapatirim, isigin ustune mi giderim daha belli degil ama bu da bir ilerleme.

Kendinize inanin yahu.

Tamam sakinim, kendime doneyim ben. Blogumu ele gecirmediler korkmayin. Just good mood.

Sevgiler, 2013te bir cok yazida birlikte olmak uzere o zaman Lucius.
Kimse yoksa bile, sen varsin.
Gaye de var. Brian ya da..

Kactim, bebek!

Amaçlarımın tersine



Zaten ne zaman birşey yapmak isteyip, o amaç doğrultusunda hareket etmeye kalksam tersi olur şuan da olduğu gibi.
Düşündüm ki düzgün, maddeli, neşeli, insanlara umut veren bir yılbaşı yazısı yazıp koyayım bloga.
Yılbaşından önce yazdığım son yazı olsun, sonraki yazım yeni yılda girilsin.
Düzgün bir "end" getirelim şuraya.
Ama gerçekleştirmek ne mümkün ?
Zaten istediğim niteliklerde olmayan yeni yıl yazım, son yazı da olmadı. Çünkü içimden yazmak geliyor.
Şu garipliğe bak ? Onca zaman yazısız boş duran bloga, yazmayayım dediğim zaman yazmak isteğiyle dolarak geliyorum. Neyse canım, o kadar da şikayetçi değilim.

Annemin spor salonuna yazılması gibi bir mevzu var, bakalım eğer o yazılırsa bende takılırım peşine.
Havuz baya küçük diyorlar, üzüldüm be hacı.
Aslında o kadar da üzülmedim de.

Güzel olmamış mı ?

Ne kadar taktığımı siz anlayın bence.


Boşluk oluşturan insanlar

Şuan yine o anlardayız evet, kendimi deli gibi yalnız hissettiğim anlarda.
Hani olur ya, herşey senin için bittiğinde, dünyanın en yalnız ve mutsuz insanı olduğunda aradığın zaman koşa koşa gelip sana sarılacak biri olur. Tek biri.
Ona gözün kapalı güvenirsin. Her zaman ordadır.
İşte benim öyle birim yok.
Bunun boşluğunu yaşamaktan o kadar sıkıldım ki.

Tabii kimseye asla güvenemediğim gerçeğiyle birlikte bunu istemem tam bir çelişki.
Öyle biri olsaydı da güvenmez miydim acaba?
Yada zaten güvenmediğim için mi öyle biri yok ?

Bir önceki "atarlı" yazımı önemseyenlere teşekkür edeyim tekrar. İnsan mutlu olmuyor değil tabii.
"Someone who cares"


Ben hem Jb istiyorum hem de Mb.

Ayrıca yeni bir teknolojik cihaz almamaya karar verdim taa ki elimdekiler parçalana, patlayana kadar.
Tüketim toplumu kadar iğrenç birşey yok değil mi sevgili okuyan?
Ben bunu reddediyorum. Reddedemiyorum.
Deniyorum.

Where is my mind..

He dün farkettiğim birşey var. Ekşisözlükte, bir şarkıyla ilgili başlık var. 153 entry girilmiş, kocaman bir başlık. Bu yazarlardan sadece ama SADECE 7 tanesi şarkının anlamını bilerek birşeyler yazmış oraya.
O kadar iğrenç birşey ki bunu görmek.
Bu bilgiye ulaşmak için tek tek okudum hepsini, işe yarayanların resmini çektim. 7 tane resim.
146 tane boşluk.

29 Aralık 2012 Cumartesi

Bilin diye yani

Bir de unutmadan, awaken'ı anlayabiliyorum. Böyle boşluğa yazmak, insanların okuyorlarsa bile sadece okuyup, işleri bitince sayfayı kapatmaları çok kırıcı. Bilin diye söylüyorum.
Ben mesela bunu yapmamaya çalışıyorum. Okuduğum birşey varsa, yorum da atıp orda bir yerde olduğumu okuduğu söylüyorum.

New Year, Search for Hope


Yıl sonuna doğru, ayın 24ünde hatta bir çok karar aldım.
Şimdi karar verip, yapacağım deyip sonra unutacağım kararlar değil bunlar.
Daha doğru ifade etmek gerekirse, unutmamam gerek kararlar bunlar.
Bunlar beni, ben yapan, bu dünyadaki yerimi belirleyen kararlar.
Hep olduğum "We are young so i set the world on fire" modunda olmak istemiyorum diyebilirim, diyemem.
Ama artık yeterli olmalı. Hayatımı geçiçi şeyler için harcayıp dibe inmekten başka bir işe yaramayan felsefemden, sevsem de olsa ayrılmalıyım.
İnsan hiçbirşeye güvenemez mi ? Artık güvenmememiz gerektiğini anladım mesela.
O kararların hepsini kağıda döküp, resmiyet kazandıracağım.
Harcayacak zaman yok, hiç olmadı.

Ben artık hiç kimsenin, hiç birşeyin kölesi olmayacağım. İnkar etmek anlamsız, olduğumu biliyorum.
Ama artık bitti. Bilinçsizlik döneminin bir sonu var.
Zombie. Yaşayan ölü. İşte olduğumuz şey. What's in your head, zombie diye sormazlar mı ?

Yine istediklerimi anlatamadım, çok derin, çok uzun.
Ama bir daha geriye dönüp bakınca, ben anlarım en azından. Belki sizde.

Benim 2013 amaçlarım, özgür bir birey olmak.
Hayır, benim özgür tanımım sizinki değil, alakası yok.


Çok mu ayıp mutluluk istemek

Bir araba reklamında benim aşkımın şarkıları kullanılmış, nasıl güzel olmuş belli değil.
Ben hayatıma yeni bir sayfa açıyorum, başarmaya çalışıyorum.
Ne olacak, belli değil.
Beni çeken çok şey var, hayat tarzımda iz bırakan alışkanlıklar.
Onlardan uzak olmak, kendini çekmek, zor.
Bir yandan B, diğer yandan onlar peki nasıl olacak ?
Peki hepsini anlasam, dur desem bile, B'ye nasıl derim ?
Onun doğru oldunu nasıl bu kadar kalpten hissediyorum ? Hissetmemu em gerektiğini bile bile hissediyorum?
Bu da bütün inançlarımı tekrar sorgulamak için yeterli bir sebep gibi görünüyor.
İnandığım herşeyi.
Sadece daha farklı olabileceğim bir yere taşınmak isterdim.
No, not american dream.
Its just a dream.

Arkada çalan şarkının konuyla tüyler ürpetici şekilde alakalı oluşu.
İşte bu kadar korkunç. Rastgele bir şarkının olabileceği kadar korkunç.
Yine şifreli bir yazı yes anlamıyorsunuz şuan.
Ama bunu kelimelerle, size, karşımdakine nasıl anlatırım bilemiyorum.
Karşıma alıp saatlerce anlatcak yetmeyek birşey, nasıl yazarak bir kere de anlatabilirim ?
Ayrıca benden çok daha iyi ifade edenlerin sözleri dururken, neden ben olsun.
İsteyen okur ama elbette onu da söylemeyeceğim.
İnsanlar ön yargılı ve kör, tamamen kör varlıkları.
Beyinlerinin, duyularının güçlerinin yarısını kullanıp farkındalık elde edebilecek insan sayısının bu kadar az oluşu çok yazık.

Neyse zaten hiç halim yok.

24 Aralık 2012 Pazartesi

17 Aralık 2012 Pazartesi

I got you in my heart

Brianla Justin arasinda olusan bagi hissetmek cok guzel degil de ne? Insanlar guzel seyler yapiyor you know.

16 Aralık 2012 Pazar

Sleeping with ghosts

Mentol deyince = ben.
Ee nane de olur. Ferahlatıcı herhangi birşey. Bu kadar bayılabilirim.
Bury me with a menthol falan sfkjgsfkj
P. modundayım dünden beri. Birde gittigidiyordan beğendiklerimi kaydetip sonra satıştan kalktığını görmeler falan. Mis gibi de guilty intense kokuyorum oyş.
Aslında ben dot istiyorum da. Çok pahalı ve yeni parfüm almayaydım iyiydi.
Biriktirdiğim parayı (tartışılır) ota boka harcamasaydım iyi olacaktı.
İyice dağıttım desem size? Toplayamıyorum götü desem.
Sleeping with ghosts.

Evet yukarda aklımı nasıl toplayamadığımı görüyorsunuz. Şuan bu cümleyi bile zor kurdum. Evin her tarafından sesler geliyor, kafam bulandı burda help.
Bugün reeboktan çanta aldım ve çok çok beğenerek aldım, hala da beğeniyorum ama aklım adidastakinde kaldı. Hayır bunu bırakıp adidas alsaydım aklım reebokta kalacaktı. Her zaman ikisine birden sahip olmalıyım. Her zaman hepsi benim olmalı. Bütün bu hislerim içimden taşıyor, silip atmam mümkün değil.
Kendimi olduğum gibi kabullendim diyeceğim ama bebeğim ben kendime aşık bir sorunluyum. Kendimi bile, şu little dirty bitchi bile sevebiliyorsam sevemeyeceğim kim var? Ey var elbette. Hey, önce şu müziği kapatmalıyım. He's blowing ma mind. Where is my mind ? Bir şarkı vardı çok güzeldi ve sözlerine bakıp bulup dinleme planlarım vardı ama tek sorun sözlerini hatırlamıyor olmam. Böyle durumlarda sözleri hatırlamak yerine çok güzel uydururum ve ordan da bir halt çıkmaz :)

B'nin kişiliğine hayranım. Dışardan çok farklı görünüp içinde cevher taşıyan bir tip diyeyim siz anlayın.

13 Aralık 2012 Perşembe

Always somewhere

Aslinda hersey benimle ilgili, benim neyi istedigimle. Nasil hissetmek istedigimle. Mutsuz ve umutsuz oldugumda, yani cogu zaman zaten mutlu olmak istemiyorum. Kendimi kabulleniyorum. Icimin karanlik olmasindan zevk aliyorum. Cunku aslinda asla kendimden nefret etmiyorum. Hatta ben en cok kendimi seviyorum, kendime deger veriyorum. Biri beni biraktiginda da kendimi dusunuyorum, herhangi bir hareketimde kendimi dusunuyorum. Belki de mutsuzluk burda basliyor. Bazen oule anlar oluyor kendimi dusunceli olmaya zorluyorum, iste o zaman hersey benim icin de yoluna giriyor. Istemedigim birsyi baskasi icin yapiyorsam ornegin, bana kendi istedigimi yapmaktan daha cok faydasi oluyor. Cogu zaman ugrasiyorum ama kendime yenik dusuyorum.
Ve
People always leave.
Cunku o hakli.
Dont count on anyone, anytime.
Ama yapicaksin, yapicam.
Elimizde olsa da yapicaz.
Bu dongu de boyle devam edecek.
Anliyor musun Lucius?

4 Aralık 2012 Salı

Gaye-ölseydim

Tanrim olmemek icin bana bir neden soyle. Hayir kotu anlamda degil, zevkten olmeden once. CUNKU GAYEE!!!!!!!!
Boyle etkileyici birsey daha olamaz. They were born to do this. Just for this.

1 Aralık 2012 Cumartesi

Kaçtım, bebek




İnsanı rahatlatmaması gereken, ama yine de rahatlatan şeyler var.
Bazen kendimi o kadar baskı altında hissediyorum ki. Gün içinde yapmak istemediğim o kadar şey yapıyorum. Bazen anın cazibesine kendimi kaptırıyorum.
Sonradan toparlamam gerekiyor, bu beni üzse de elimde bir şey gelmiyor.

Biri beni durdurmalı çünkü kitap deli gibi akıyor, logaritma yerinde sayıyor.
570.

Kıskançlık huyumdan bu kadar tiksindiğimi hatırlamıyorum.
Hoş değil.

Charlie Tango çok tatlı değil de ne? Adı çok tatlı. Balon çok tatlı.
C daha da tatlı. Böyle birini asla bulamayacak oluşum can sıkıcı. Ben daha çok K tarzıyım, tabii onun da bulmadığı söylenemez ama farklı, çok farklı.

Okumak istediğim binlerce şey var hiçbiri okuyamıyorum.
Daha doğrusu konu onlara gelince dersim var, konu C olunca, herşey durur. Funny, isnt it ?

Bir resim koyup, resimdeki mutluluğunu bulunuz diyecektim ama bilirsiniz ki bu blogda kendini ifşa etmeyi sevmiyorum.
Twitterda da öyleydi ama başaramadım bari burda olsun. Gerçi..

Bir çok kez beni tanıyanların okumayacağı blog açma girişimlerinde bulundum. Burayı kapatıp sıfırdan başlayacak cesaretim yok. Sanki artık yapamazmışım geliyor. Orda da yalnız kalmak istemem. Söylemek istediklerimi ifade edemediğim ortada ama yapacak birşey yok, açık açık söyleyemiyorum.
Burası benim özel alanım ama yapamıyorum. İşte buna sinir oluyorum.

Dropbox indireceğim umarım hayal ettiğim gibi birşeydiiiiir.
Ayrıca her zaman ki gibi sarjım yok..

Bu blog yazısını unutup bilgisayara reset attım, açıldığında korkuyla farkettim ama bir baktım yazı duruyor. Çok tatlı değil de ne :D

Kaçtım, bebekler.